Meme kanserinin vücutta meme dokusundan sonra lenf sisteminde ilk gidebileceği bölge koltuk altı lenf bezleridir. Bu bölgede hastalık olup olmaması ayrıca hastalığın seyrini ve evresini belirler. Bu nedenle de neredeyse her meme kanseri ameliyatına koltuk altı lenf bezleri dâhil edilir.
Her insanın koltuk altı bölgesinde yaklaşık 40 dolayında lenf bezi bulunur. Bunlar memenin olduğu kadar o taraf kolunda savunması ve lenf sisteminden sorumludur. Bu bölgede yapılan büyük lenf bezi temizliklerinden sonra kolun savunması ve lenf dolaşımı tamamen bozulmaktadır.
2000’li yıllara kadar her ameliyatta koltuk altı lenf bezleri tümü ile temizleniyor hatta ne kadar çok temizlik yapılırsa o kadar başarılı kabul ediliyordu. Bu hastalarda ömür boyu kolu korumak gerektiği gibi kuvvet kaybı, geçmeyen ağrı ve uyuşukluk, inatçı lenf ödem meydana geliyor ve hastanın yaşam kalitesi ve sağlığı bozuluyordu.
Her meme kanserinin koltuk altına yayılmadığı anlaşıldıktan sonra bu temizliğin gerekliliği sorgulandı ve sadece örnekleme yapmanın yeterli olduğuna karar verildi. Tümör hücreleri lenf yollarını izleyerek koltuk altında ilk istasyondaki lenf bezlerine taşınıyordu. Eğer bu noktaya ulaşmadılarsa koltuk altı temiz demekti ve boşaltılması gerekmiyordu. Bu görüşten yola çıkarak nöbetçi lenf bezi örneklemesi yapılmaya başlandı.
İki yöntem kullanılarak işaretleme yapıldı. Radyoaktif madde ve mavi boya yöntemi. Ameliyat öncesinde işaretleme yapılıyor, nöbetçi lenf bezi (1-4 adet) bulunarak çıkartılıyor ve hemen ameliyat sırasında patolojiye yollanıyor. Hızlı tetkik (frozen yöntemi) yapılarak 15-20 dk. içinde ameliyat bitmeden cerrahi ekibe bildiriliyor. Eğer nöbetçi lenf bezi temiz ise koltuk altında ilave bir ameliyat yapılmıyor, eğer tutulma var ise ikinci bir ameliyata gerek kalmadan gerekli temizlik işlemi tamamlanıyor.
Bu yöntem sayesinde gereksiz ameliyatlar engellendiği gibi hastanın ömür boyu sürecek kol sorunları yaşaması da ortadan kaldırıldı.